sosyal bilgiler dersi amaçları
10 Ağustos 2012 Cuma
EĞİTİM NEDİR?
- 1. Egitimin tanımı ve önemi
- 2. EĞİTİM NEDİR? Kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan , yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür. Eğitim, önceden saptanmış esaslara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkiler sürecidir. Eğitim sürecinde bireyin kendi yaşantıları esastır.
- 3. Eğitim; bireyin davranışlarındaki yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak ve isteyerek değişme meydana getirme sürecidir. Bir Çin Atasözü bunu doğru bir biçimde tespit etmektedir: -Eğer bir yıl ötesi için planlıyorsanız hububat ekin, -Eğer on yıl ötesi için planlıyorsanız, ağaç dikin, -Eğer bin yıl ötesi için planlıyorsanız, insanlar ekin, işte eğitim insan vasıtasıyladır ki insanlar ekilir ve asırlar inşa edilir.
- 4. EĞİTİMİN SÜRECİ Eğitimin üç temel öğesi vardır. 1- Amaç 2- Öğretme ve öğrenme etkinlikleri 3- Değerlendirmeler Eğitim amaçla başlar, öğretme-öğrenme etkinlikleriyle devam eder ve değerlendirme ile son bulur. Sürecin bu mantığı bütün kültürler için aynıdır. Amaçların içeriği ve öğrenme için kullanılan öğretme yöntemleri kültürden kültüre göre değişebilir, fakat sürecin doğası değişmez.(KAYNAKÇA ÖĞRETİM İLKE VE YÖNTEMLERİ EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 2007)
BİLİM ADAMLARINA GÖRE EĞİTİMİN TANIMI
Farabi’nin Eğitim Görüşü
Türk eğitim tarihinde ilk kez doğrudan “eğitim bilimi”ne ilişkin görüşler ileri sürdüğü bilinen düşünür Farabi’dir. Ona göre:
Eğitimin amacı, mutluluğu bulmak ve bireyi topluma yararlı hale getirmektir.
Üç tür eğitimci vardır: Aile reisi, aile fertlerinin; öğretmen, çocuk ve gençlerin; devlet başkanı, milletin eğitimcisidir.
Öğretim, milletler ve şehirlerde nazarî (kuramsal) erdemleri var etme demektir. Eğitim ise, milletlerde ahlâkî erdemleri ve iş sanatlarını var etme yöntemidir. Öğretim konuşmakla başlar.
Eğitim, milletlerin ve şehirlerin kendilerinde bu işleri yapma azmini uyarmakla amelî(uygulamalı) durumlardan doğan işleri yapmakla alışkanlık yoluyla başlar. Onlardan doğan huylar(kabiliyetler) ve işler ruhlara hakim olmalıdır ve onlara aşıkmış gibi yapılmalıdır. Azim, sözle veya işle ortaya konulabilir. Bu ayrım, öğretimim kuramsal, eğitimin de davranış değiştirmeye ağırlık veren bir bir uğraşı olduğu anlayışına uygundur.
Öğretimde yöntem konusunda, kolaydan zora gidilmesini istemiş, böylece çok değerli bir ilkeyi ortaya koymuştur.
Bir şey öğretilmeden ötekine geçilmemeli, sorunlar tek tek incelenmelidir. “Su damlaya damlaya taşta gedik açar.”
Öğretmen öğrencilerle “Sokrat” gibi tartışmayı bilmelidir.
Öğretimde mantık ve felsefeye yer verilmelidir.
Çocuklar, karar verme yeteneği güçlü ve sorumluluk duygusuna sahip olarak yetiştirilmelidir.
Disiplin ne sert ne yumuşak olmalı, ılımlı bir yol izlenmelidir.
Farabi, bilimsel meseleleri araştırmanın çeşitli yöntemleri olduğunu, bu konunun başlı başına bir bilim alanı sayılması gerektiğini söylemekle bilimsel yöntem alanında değerli bir görüş ortaya koyar.
Bilinmeyen konular araştırma ve öğretimle açıklığa kavuşturulmak istenince mesele (problem) ve çözülünce de bilgi haline dönüşür.
Her meselede aranan, kesin gerçeği elde etmektir. Ama çok defa kesinliği elde edemeyiz.
Aradığımızın bir kısmına dair kesinlik, geri kalanlara dair zan ve kanaat elde edebiliriz. Tek yöntem bizi sorunlar hakkında çeşitli kanaatlere götüremez.
Şüphe de bir arayış yöntemi olmalıdır.
“Milletin eğitimcisi” olan hükümdar, bazen ikna, bazen zorlama yöntemine başvurabilir. Fakat bu bilgi ve beceri gerektirir. Farabi’ye göre, hükümdarın doğuştan sahip olması ve sonradan kazanması gereken bazı özellikler vardır:
Birde ülkenin yöneticilerine bakalım. Hükümdarın doğuştan sahip olması gereken özellikler:
Vücudunun tam, organlarının sağlam olması
Zeki, uyanık ve hafızasının güçlü olması,
Öğrenmeyi ve öğretmeyi sevmesi
Yemeye, içmeye ve kadınlara düşkünlük göstermemesi
Kumardan sakınması
Doğru sözlü, âdil, ılımlı ve iradesinin güçlü olması
Sonradan kazanması gereken özellikler yetenekler;
Bilge olması
Önceki kanun ve kuralları bilmesi
Gerektiğinde aklını kullanıp ülke çıkarlarına uygun yeni hükümler getirebilmesi
Güzel konuşma sanatını öğrenerek halkını çeşitli konularda aydınlatması
Savaş sanatını bilmesi
Yorgunluklara dayanıklı olması
İBN-İ SİNA’NIN EĞİTİM GÖRÜŞLERİ
Çocuğun eğitimi ve öğretimi:
Doğan çocuğa babası iyi bir ad koymalı, çocuk sütten kesilir kesilmez, kötü huylar edinmeden eğitimine başlanmalıdır.
Çocuğun ilk eğitimi ahlâk eğitimidir. Bu çocuğu kötü iş ve arkadaşlardan uzaklaştırıp iyi arkadaşlarla oynamasını sağlamak, onu iyi davranışlara teşvik ile olur. Çocuğa fazla baskı yapmamalı, hataları uygun bir biçimde düzeltilmelidir.
Çocuk 6 yaşına gelince okula gönderilmeli, 14 yaşına kadar okutulmalıdır. Öğretmen dindar, dürüst, bilgili, insaflı, temiz, kibar olmalı; çocuk eğitimi ve öğretimini bilmeli, çocukların yeteneklerini tanımalı, onlarla ilgilenmeli ve onları yalnız bırakmamalıdır.
Öğretmen çocuğa karşı ne küstahlık yapabileceği kadar yumuşak, ne de soru soramayacağı kadar sert davranmalıdır. Çocuk bu dönemde iyi arkadaşlarla tanıştırılmalıdır. Böylece birbirlerinin iyi huylarını görür ve daha iyi olmaya çalışırlar; ayrıca aralarındaki doğal rekabet nedeniyle daha başarılı öğrenim yaparlar.
İbn-i Sina zengin ve eşraf çocuklarının ayrı özel ders alarak yetişmelerini uygun bulmaz. Çünkü çocuk tek başına öğretmenle karşı karşıya kalmaktan sıkılacağı gibi, çocuklar kendi rahat ve teklifsiz çevrelerinde birbirlerinden çok şey öğrenirler. Çocuklar beraber olunca birbirlerine ve haklarına saygı gösterme alışkanlığı kazanırlar:
EĞİTİM PROGRAMLARININ TEMEL BİLEŞENLERİ
özelliklerin çocukların eğitim sistemine etkin katılımlarıyla ilişkisi eğitim politikaları
bağlamında değerlendirilmektedir. Daha önceki raporlarımızda da tartışıldığı gibi, eğitim
sistemi, uluslararası sözleşmelerle çocuklara tanınmış bir hak olan “çocukların yararını
diğer tüm önceliklerin önünde tutma” ilkesi gereğince, öğrencinin bireysel, ailevi ve içinde
yaşadığı toplumdan kaynaklanan özelliklerini dikkate alarak çocuğun gelişimini en yüksek
düzeye taşıyacak biçimde eğitim hizmetlerini tüm çocuklar için erişilebilir hale getirmekle
yükümlüdür. Bu nedenle, çocuk ve gençlerin özellikleri sürekli izlenmeli, bu özelliklerden
hangilerinin eğitim sisteminin güncel koşulları içinde eğitime katılım ve eğitimde başarı
açısından dezavantaj oluşturduğu belirlenmeli ve bu incelemenin sonuçları ışığında
sistemde iyileştirmeler gerçekleştirilmelidir. Eğitim sistemi, bir öğrenci profili yaratma ya
da sadece öğrencinin özelliklerini değiştirme gayreti içinde olamaz; devletin yükümlülüğü
öğrencilerin gelişimini en üst düzeye taşıyacak hizmetlerin tüm çocukların yararlanabileceği
şekilde çeşitlendirilip sunulmasıdır. Bu bölümdeki değerlendirmeler, bu anlayış ekseninde
gerçekleştirilmektedir.
HEDEFF VE DAVRANIŞ NEDİR ?
HEDEFLERİN ÖZELLİKLERİ VE İFADE EDİLMESİ
(HEDEF YAZMADA DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR)
Hedefler hangi düzeyde ve türde olursa olsun işe yarar, kullanışlı olabilmeleri için belirli niteliklere sahip olmaları gerekir. Bilişsel, duyuşsal, devinişsel alanın her basamağında hedef yazarken şu noktalara dikkat edilmelidir.
1. Öğrenci davranışına dönük olmalıdır. Öğretmenin yapacakları hedef olamaz. O nedenle hedefler öğrenci davranışına dönüştürülecek ve öğrenme özelliğini belirtecek şekilde yazılmalıdır.
Örnek: Okuduğunu anlama yeteneğini geliştirmek (Yanlış)
Okuduğu Türkçe bir metni anlayabilme (doğru)
2. Hedef cümlelerin sonuna hedefin bulunduğu basamağın özelliğine uygun sözcükler gelir. Hedef cümlelerin sonunda basamağın özelliğine göre “bilgisi, becerisi, gücü, yeteneği, oluş, ilgililik, farkındalık, hoşgörürlük” gibi sözcüklerden biri ya da “bilme” fiiliyle biten bir birleşik cümle bulunmalıdır.
Örnek: - Matematik dersinde dört işlemden yararlanarak problem çözebilme
3. Hedefler öğrenme ürününü dile getirmelidir. Öğrenme sürecine dönük ifadeler, bir takım özellikler hedef olamaz. “yapar,çizer, bilir” ya da “yapmalı, öğretmeli, yapmak, bilmek” gibi fiillerle hedef yazılamaz. Örnek: “öğrenci bilimsel yöntemi kullanır” ifadesi Yanlıştır. Çünkü burada bir öğrenme ürünü değil bir süreç söz konusudur.
4. Konu başlıkları hedef olamaz. Örneğin “toplama, çıkarma” vb.. birer konu başlığıdırlar. Konu pek çok öğrenme sonucu ile birlikte öğrenme süreçlerini içine alır. Bu tür ifadeler davranışa dönüştürülemez.
5. Hedef yeterince kapsamlı, aynı zamanda sınırlı olmalıdır. Hedef hem bir grup davranışı temsil edecek kadar genel, hem de öğretimi yönlendirmek üzere bir öğrenme ürününü ortaya koyacak kadar sınırlı olmalıdır. Hedef beklenen kapsamı açıkça ifade edebilmeli, ve belirli tek bir ürün için yazılmalıdır.
Örnek: 5 ile yediyi çarpabilme (bir öğrenme ürününü ortaya koyamıyor yanlış)
Verilen iki doğal sayıyı çarpabilme (doğru)
Örnek : “Verilen bir yuvarlak nesneyi tanıma, şeklini çizebilme. “Duygu ve düşüncelerini yazılı ve sözlü olarak anlatabilme” ifadelerinde birden fazla ürün söz konusudur. Yazılı olarak anlatma ayrı sözlü olarak anlatma ayrı bir üründür. “Atatürk devrindeki belli başlı tarihi olgular bilgisi” ifadesi, yalnızca Atatürk dönemi ile ilgili kalır. Bütün bir cumhuriyet dönemini kapsaması isteniyorsa “Cumhuriyet dönemindeki belli başlı olgular bilgisi” şeklinde ifade edilmelidir.
6. Hedefler açık seçik olmalıdır. Hedef ifadesi herkes tarafından farklı anlaşılmayacak şekilde açık seçik olmalıdır.
Örnek: Problem çözme süreçlerini uygulayabilme (açık değil)
Bir matematik işlemi dört işlemi kullanarak çözebilme (açık)
7. Hedefler yazıldığı konu ile ilişkili olduğu belli olmalıdır. Örneğin “kavramların anlam bilgisi” ifadesi eksik ve anlamsızdır. “Coğrafya dersi ile ilgili belli başlı kavramların anlam bilgisi” olmalıdır. “Matematikte ona tamamlama tekniğini kullanabilme” eksik dolayısı ile yanlış bir hedeftir. “Toplama sırasında ona tamamlama tekniğini kullanabilme” şeklinde yazılması gerekir.
8. Hedefler birbirini tamamlayıcı, yani binişik/bitişik olmalıdır. Bir hedefin kapsamının bittiği yerde bir diğeri başlamalıdır. Örneğin “Toplumun bir öğesi olduğunu bilip kurallara isteyerek uyma” şeklinde bir hedef olamaz. Çünkü burada “Toplumun bir öğesi olmanın bilgisi”, kuralları benimseme” ve “kurallara uyma gibi” bir birini tamamlayan üç ayrı hedef söz konusudur.
9. Hedefler yazılmak isten alanın niteliklerine ve basamaklarına uygun olmalıdır. Bilişsel özellikleri ağır basan davranışlar bilişsel alana, duyuşsal özellikleri ağır basan davranışlar duyuşsal alana, devinişsel alan özelliklerine uygun davranışlar ise devinişsel alana özgü ifadelerle yazılmalıdır. Hedefler yazıldıkları alanın hangi alt basamağı için yazılıyorsa, o alanın özelliklerine de uygun olmalıdırlar. Öte yandan bir konuda basamaklardan biri atlandığında, ondan sonraki basamak için hedef yazılamayabilir. Örneğin çıkarma işlemiyle ilgili bilişsel alanın bilgi basamağında hedef yazdınız (çıkarma işlemi ile ilgili ilkeler bilgisi), kavrama basamağında bu konuda hedef yazmadan (çıkarma işlemini açıklayabilme), bu konuda uygulama basamağında hedef ( verilen bir çıkarma işlemini yapabilme) yazamazsınız. Çünkü o zaman işlemi kavramadan çocuktan uygulama yapmasını istemiş olursunuz. Örnek: “harita ile ilgili yer şekilleri bilgisi” “Haritada gördüğü şekilleri açıklayabilme” “Verilen bir bölgenin yer şekillerini haritada gösterebilme”
10. Hedefler birbirini destekler nitelikte olmalıdır. Bir ders için belirlenen hedefler, kendi içinde mantıksal açıdan tutarlı olmalıdır. Ayrıca bir dersin hedefleri ile diğer bir dersin hedefleri birbiri ile çelişmemelidir. Dahası dersin hedefleri; sınıfın hedefleri, okulun hedefleri, milli eğitimin hedefleri ve devletin uzak hedefleri ile eklemlenmelidir; bunlar birbirlerini destekler nitelikte olmalıdır.
11. Ders düzeyinde yazılan hedefler ünite ve bir-iki saatlik dersler için belirlenirken kapsam ve sınırlılık açısından daralabilir. Örneğin:
Ders düzeyinde: “Düzeyine uygun bir metni anlayabilme”
Ünite düzeyinde :” Düzeyine uygun bir öyküyü anlayabilme”
Bir-iki saatlik düzeyinde “ Ömer Seyfettin’in Forsa atlı öyküsünü anlayabilme”
Ölçüt dayanaklı Hedef Yazarken Dikkat Edilecek Noktalar
Hedefler mümkün olduğu kadar ölçüt dayanaklı yazılmalıdır. Çünkü hedefin içinde yer alacak ölçüt aynı zamanda hedefin değerlendirilmesi için de bir veri olacaktır. Dolayısı ile hedefe ulaşılıp ulaşılamadığı daha kesin bir biçimde belirlenebilecektir. Ancak bu tür hedefler için ölçüt belirlerken son derece dikkatli olunmalıdır.
- Ölçüt dayanaklı yazılacak hedef hem zamana, hem hedef davranışın niteliğine, hem de öğrencinin hazırbulunuşluk düzeyine uygun olmalıdır. Örneğin “Yüz metreyi bir saniyede koşma“ ifadesi de “Yüz metreyi üç saatte koşma” ifadesi de gerçekçi bir hedef olamaz. O nedenle hedef, zaman ve öğrenci hazırbulunuşluğu bakımından gerçekçi, geçekleştirilebilir olmalıdır.
- Her hedef için belirlenen ölçüt, o hedefte bulunan özellikleri kapsamalıdır. Çünkü bu özellikler değerlendirme sırasında işe koşacaklarımızı da belirler. Örneğin : “Verilen on yeni tümceden en az sekiz tanesinin öğelerini doğru olarak on dakikada bulabilme”
- Birbirinin ön koşulu olan ve çok sıkı bir aşamalılık gösteren hedefler için ölçütler olabildiğince yüksek tutulmalıdır. Çünkü birindeki eksiklik kendinden sonra gelenin tam ve doğru öğrenilmesini olumsuz etkileyebilir.
- İnsan yaşamıyla ilgili, ekonomik şartlarla ilgili, vatanın bütünlüğü ilgili ölçütlerde taviz verilmemelidir.
HEDEFLERİN DAVRANIŞLARA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ VE DAVRANIŞ YAZARKEN DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR
Hedeflerin Davranışa Dönüştürülmesinin Yararları
Hedef öğretmenin öğrencide öğretim süreci sonunda kazanmasını beklediği özelliktir. Davranış ise öğrencinin eğitim süreci içinde bu hedef doğrultusunda kendisine gelen uyarıcıya verdiği tepkidir. Dolayısı ile bu tepki (davranış) hedefi karşılamıyorsa, yani hedef davranışa dönüştürülemiyorsa, o hedefin gerçekleştiğinden, varlığından söz edilemez.
Öte yandan eğitim durumlarının düzenlenebilmesi, amaçlar ve eğitim durumlarının değerlendirilebilmesi, bunu için gerekli ölçütlerin, standartların ortaya konabilmesi; eğitim sisteminde gerekli her türlü düzenlemenin; eğitim sisteminde çalışan bireylerin değerlendirilebilmesi için davranışların belirlenmesi gereği vardır.
Hedeflerin davranış olarak ifade edilmesinin yararları şöyle sıralanabilir.
· Davranışlar öğretim standartlarının ortaya konmasında yardımcı olurlar.
· Öğrencilerin farklı davranış düzeylerinin belirlenmesini sağlarlar.
· Öğretim faaliyetlerinin düzenlenmesini yönlendirirler, Öğretmen ve öğrencilerin öğretimin yönünü ve kazandırılacak içeriği açık olarak görmesini sağlarlar.
· Davranışlar daha etkili bir öğretim yönteminin seçilmesine yardımcı olurlar.
· Davranışlar geliştirilecek ölçme araçlarına ve yapılacak değerlendirmeye temel oluştururlar.
· Davranışlar öğrencinin olduğu kadar öğretmenin ve eğitim sistemindeki diğer alt sistemlerin değerlendirilmesinde ölçüt işlevi görürler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)