10 Ağustos 2012 Cuma
EĞİTİM NEDİR?
- 1. Egitimin tanımı ve önemi
- 2. EĞİTİM NEDİR? Kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan , yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür. Eğitim, önceden saptanmış esaslara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkiler sürecidir. Eğitim sürecinde bireyin kendi yaşantıları esastır.
- 3. Eğitim; bireyin davranışlarındaki yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak ve isteyerek değişme meydana getirme sürecidir. Bir Çin Atasözü bunu doğru bir biçimde tespit etmektedir: -Eğer bir yıl ötesi için planlıyorsanız hububat ekin, -Eğer on yıl ötesi için planlıyorsanız, ağaç dikin, -Eğer bin yıl ötesi için planlıyorsanız, insanlar ekin, işte eğitim insan vasıtasıyladır ki insanlar ekilir ve asırlar inşa edilir.
- 4. EĞİTİMİN SÜRECİ Eğitimin üç temel öğesi vardır. 1- Amaç 2- Öğretme ve öğrenme etkinlikleri 3- Değerlendirmeler Eğitim amaçla başlar, öğretme-öğrenme etkinlikleriyle devam eder ve değerlendirme ile son bulur. Sürecin bu mantığı bütün kültürler için aynıdır. Amaçların içeriği ve öğrenme için kullanılan öğretme yöntemleri kültürden kültüre göre değişebilir, fakat sürecin doğası değişmez.(KAYNAKÇA ÖĞRETİM İLKE VE YÖNTEMLERİ EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 2007)
BİLİM ADAMLARINA GÖRE EĞİTİMİN TANIMI
Farabi’nin Eğitim Görüşü
Türk eğitim tarihinde ilk kez doğrudan “eğitim bilimi”ne ilişkin görüşler ileri sürdüğü bilinen düşünür Farabi’dir. Ona göre:
Eğitimin amacı, mutluluğu bulmak ve bireyi topluma yararlı hale getirmektir.
Üç tür eğitimci vardır: Aile reisi, aile fertlerinin; öğretmen, çocuk ve gençlerin; devlet başkanı, milletin eğitimcisidir.
Öğretim, milletler ve şehirlerde nazarî (kuramsal) erdemleri var etme demektir. Eğitim ise, milletlerde ahlâkî erdemleri ve iş sanatlarını var etme yöntemidir. Öğretim konuşmakla başlar.
Eğitim, milletlerin ve şehirlerin kendilerinde bu işleri yapma azmini uyarmakla amelî(uygulamalı) durumlardan doğan işleri yapmakla alışkanlık yoluyla başlar. Onlardan doğan huylar(kabiliyetler) ve işler ruhlara hakim olmalıdır ve onlara aşıkmış gibi yapılmalıdır. Azim, sözle veya işle ortaya konulabilir. Bu ayrım, öğretimim kuramsal, eğitimin de davranış değiştirmeye ağırlık veren bir bir uğraşı olduğu anlayışına uygundur.
Öğretimde yöntem konusunda, kolaydan zora gidilmesini istemiş, böylece çok değerli bir ilkeyi ortaya koymuştur.
Bir şey öğretilmeden ötekine geçilmemeli, sorunlar tek tek incelenmelidir. “Su damlaya damlaya taşta gedik açar.”
Öğretmen öğrencilerle “Sokrat” gibi tartışmayı bilmelidir.
Öğretimde mantık ve felsefeye yer verilmelidir.
Çocuklar, karar verme yeteneği güçlü ve sorumluluk duygusuna sahip olarak yetiştirilmelidir.
Disiplin ne sert ne yumuşak olmalı, ılımlı bir yol izlenmelidir.
Farabi, bilimsel meseleleri araştırmanın çeşitli yöntemleri olduğunu, bu konunun başlı başına bir bilim alanı sayılması gerektiğini söylemekle bilimsel yöntem alanında değerli bir görüş ortaya koyar.
Bilinmeyen konular araştırma ve öğretimle açıklığa kavuşturulmak istenince mesele (problem) ve çözülünce de bilgi haline dönüşür.
Her meselede aranan, kesin gerçeği elde etmektir. Ama çok defa kesinliği elde edemeyiz.
Aradığımızın bir kısmına dair kesinlik, geri kalanlara dair zan ve kanaat elde edebiliriz. Tek yöntem bizi sorunlar hakkında çeşitli kanaatlere götüremez.
Şüphe de bir arayış yöntemi olmalıdır.
“Milletin eğitimcisi” olan hükümdar, bazen ikna, bazen zorlama yöntemine başvurabilir. Fakat bu bilgi ve beceri gerektirir. Farabi’ye göre, hükümdarın doğuştan sahip olması ve sonradan kazanması gereken bazı özellikler vardır:
Birde ülkenin yöneticilerine bakalım. Hükümdarın doğuştan sahip olması gereken özellikler:
Vücudunun tam, organlarının sağlam olması
Zeki, uyanık ve hafızasının güçlü olması,
Öğrenmeyi ve öğretmeyi sevmesi
Yemeye, içmeye ve kadınlara düşkünlük göstermemesi
Kumardan sakınması
Doğru sözlü, âdil, ılımlı ve iradesinin güçlü olması
Sonradan kazanması gereken özellikler yetenekler;
Bilge olması
Önceki kanun ve kuralları bilmesi
Gerektiğinde aklını kullanıp ülke çıkarlarına uygun yeni hükümler getirebilmesi
Güzel konuşma sanatını öğrenerek halkını çeşitli konularda aydınlatması
Savaş sanatını bilmesi
Yorgunluklara dayanıklı olması
İBN-İ SİNA’NIN EĞİTİM GÖRÜŞLERİ
Çocuğun eğitimi ve öğretimi:
Doğan çocuğa babası iyi bir ad koymalı, çocuk sütten kesilir kesilmez, kötü huylar edinmeden eğitimine başlanmalıdır.
Çocuğun ilk eğitimi ahlâk eğitimidir. Bu çocuğu kötü iş ve arkadaşlardan uzaklaştırıp iyi arkadaşlarla oynamasını sağlamak, onu iyi davranışlara teşvik ile olur. Çocuğa fazla baskı yapmamalı, hataları uygun bir biçimde düzeltilmelidir.
Çocuk 6 yaşına gelince okula gönderilmeli, 14 yaşına kadar okutulmalıdır. Öğretmen dindar, dürüst, bilgili, insaflı, temiz, kibar olmalı; çocuk eğitimi ve öğretimini bilmeli, çocukların yeteneklerini tanımalı, onlarla ilgilenmeli ve onları yalnız bırakmamalıdır.
Öğretmen çocuğa karşı ne küstahlık yapabileceği kadar yumuşak, ne de soru soramayacağı kadar sert davranmalıdır. Çocuk bu dönemde iyi arkadaşlarla tanıştırılmalıdır. Böylece birbirlerinin iyi huylarını görür ve daha iyi olmaya çalışırlar; ayrıca aralarındaki doğal rekabet nedeniyle daha başarılı öğrenim yaparlar.
İbn-i Sina zengin ve eşraf çocuklarının ayrı özel ders alarak yetişmelerini uygun bulmaz. Çünkü çocuk tek başına öğretmenle karşı karşıya kalmaktan sıkılacağı gibi, çocuklar kendi rahat ve teklifsiz çevrelerinde birbirlerinden çok şey öğrenirler. Çocuklar beraber olunca birbirlerine ve haklarına saygı gösterme alışkanlığı kazanırlar:
EĞİTİM PROGRAMLARININ TEMEL BİLEŞENLERİ
özelliklerin çocukların eğitim sistemine etkin katılımlarıyla ilişkisi eğitim politikaları
bağlamında değerlendirilmektedir. Daha önceki raporlarımızda da tartışıldığı gibi, eğitim
sistemi, uluslararası sözleşmelerle çocuklara tanınmış bir hak olan “çocukların yararını
diğer tüm önceliklerin önünde tutma” ilkesi gereğince, öğrencinin bireysel, ailevi ve içinde
yaşadığı toplumdan kaynaklanan özelliklerini dikkate alarak çocuğun gelişimini en yüksek
düzeye taşıyacak biçimde eğitim hizmetlerini tüm çocuklar için erişilebilir hale getirmekle
yükümlüdür. Bu nedenle, çocuk ve gençlerin özellikleri sürekli izlenmeli, bu özelliklerden
hangilerinin eğitim sisteminin güncel koşulları içinde eğitime katılım ve eğitimde başarı
açısından dezavantaj oluşturduğu belirlenmeli ve bu incelemenin sonuçları ışığında
sistemde iyileştirmeler gerçekleştirilmelidir. Eğitim sistemi, bir öğrenci profili yaratma ya
da sadece öğrencinin özelliklerini değiştirme gayreti içinde olamaz; devletin yükümlülüğü
öğrencilerin gelişimini en üst düzeye taşıyacak hizmetlerin tüm çocukların yararlanabileceği
şekilde çeşitlendirilip sunulmasıdır. Bu bölümdeki değerlendirmeler, bu anlayış ekseninde
gerçekleştirilmektedir.
HEDEFF VE DAVRANIŞ NEDİR ?
HEDEFLERİN ÖZELLİKLERİ VE İFADE EDİLMESİ
(HEDEF YAZMADA DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR)
Hedefler hangi düzeyde ve türde olursa olsun işe yarar, kullanışlı olabilmeleri için belirli niteliklere sahip olmaları gerekir. Bilişsel, duyuşsal, devinişsel alanın her basamağında hedef yazarken şu noktalara dikkat edilmelidir.
1. Öğrenci davranışına dönük olmalıdır. Öğretmenin yapacakları hedef olamaz. O nedenle hedefler öğrenci davranışına dönüştürülecek ve öğrenme özelliğini belirtecek şekilde yazılmalıdır.
Örnek: Okuduğunu anlama yeteneğini geliştirmek (Yanlış)
Okuduğu Türkçe bir metni anlayabilme (doğru)
2. Hedef cümlelerin sonuna hedefin bulunduğu basamağın özelliğine uygun sözcükler gelir. Hedef cümlelerin sonunda basamağın özelliğine göre “bilgisi, becerisi, gücü, yeteneği, oluş, ilgililik, farkındalık, hoşgörürlük” gibi sözcüklerden biri ya da “bilme” fiiliyle biten bir birleşik cümle bulunmalıdır.
Örnek: - Matematik dersinde dört işlemden yararlanarak problem çözebilme
3. Hedefler öğrenme ürününü dile getirmelidir. Öğrenme sürecine dönük ifadeler, bir takım özellikler hedef olamaz. “yapar,çizer, bilir” ya da “yapmalı, öğretmeli, yapmak, bilmek” gibi fiillerle hedef yazılamaz. Örnek: “öğrenci bilimsel yöntemi kullanır” ifadesi Yanlıştır. Çünkü burada bir öğrenme ürünü değil bir süreç söz konusudur.
4. Konu başlıkları hedef olamaz. Örneğin “toplama, çıkarma” vb.. birer konu başlığıdırlar. Konu pek çok öğrenme sonucu ile birlikte öğrenme süreçlerini içine alır. Bu tür ifadeler davranışa dönüştürülemez.
5. Hedef yeterince kapsamlı, aynı zamanda sınırlı olmalıdır. Hedef hem bir grup davranışı temsil edecek kadar genel, hem de öğretimi yönlendirmek üzere bir öğrenme ürününü ortaya koyacak kadar sınırlı olmalıdır. Hedef beklenen kapsamı açıkça ifade edebilmeli, ve belirli tek bir ürün için yazılmalıdır.
Örnek: 5 ile yediyi çarpabilme (bir öğrenme ürününü ortaya koyamıyor yanlış)
Verilen iki doğal sayıyı çarpabilme (doğru)
Örnek : “Verilen bir yuvarlak nesneyi tanıma, şeklini çizebilme. “Duygu ve düşüncelerini yazılı ve sözlü olarak anlatabilme” ifadelerinde birden fazla ürün söz konusudur. Yazılı olarak anlatma ayrı sözlü olarak anlatma ayrı bir üründür. “Atatürk devrindeki belli başlı tarihi olgular bilgisi” ifadesi, yalnızca Atatürk dönemi ile ilgili kalır. Bütün bir cumhuriyet dönemini kapsaması isteniyorsa “Cumhuriyet dönemindeki belli başlı olgular bilgisi” şeklinde ifade edilmelidir.
6. Hedefler açık seçik olmalıdır. Hedef ifadesi herkes tarafından farklı anlaşılmayacak şekilde açık seçik olmalıdır.
Örnek: Problem çözme süreçlerini uygulayabilme (açık değil)
Bir matematik işlemi dört işlemi kullanarak çözebilme (açık)
7. Hedefler yazıldığı konu ile ilişkili olduğu belli olmalıdır. Örneğin “kavramların anlam bilgisi” ifadesi eksik ve anlamsızdır. “Coğrafya dersi ile ilgili belli başlı kavramların anlam bilgisi” olmalıdır. “Matematikte ona tamamlama tekniğini kullanabilme” eksik dolayısı ile yanlış bir hedeftir. “Toplama sırasında ona tamamlama tekniğini kullanabilme” şeklinde yazılması gerekir.
8. Hedefler birbirini tamamlayıcı, yani binişik/bitişik olmalıdır. Bir hedefin kapsamının bittiği yerde bir diğeri başlamalıdır. Örneğin “Toplumun bir öğesi olduğunu bilip kurallara isteyerek uyma” şeklinde bir hedef olamaz. Çünkü burada “Toplumun bir öğesi olmanın bilgisi”, kuralları benimseme” ve “kurallara uyma gibi” bir birini tamamlayan üç ayrı hedef söz konusudur.
9. Hedefler yazılmak isten alanın niteliklerine ve basamaklarına uygun olmalıdır. Bilişsel özellikleri ağır basan davranışlar bilişsel alana, duyuşsal özellikleri ağır basan davranışlar duyuşsal alana, devinişsel alan özelliklerine uygun davranışlar ise devinişsel alana özgü ifadelerle yazılmalıdır. Hedefler yazıldıkları alanın hangi alt basamağı için yazılıyorsa, o alanın özelliklerine de uygun olmalıdırlar. Öte yandan bir konuda basamaklardan biri atlandığında, ondan sonraki basamak için hedef yazılamayabilir. Örneğin çıkarma işlemiyle ilgili bilişsel alanın bilgi basamağında hedef yazdınız (çıkarma işlemi ile ilgili ilkeler bilgisi), kavrama basamağında bu konuda hedef yazmadan (çıkarma işlemini açıklayabilme), bu konuda uygulama basamağında hedef ( verilen bir çıkarma işlemini yapabilme) yazamazsınız. Çünkü o zaman işlemi kavramadan çocuktan uygulama yapmasını istemiş olursunuz. Örnek: “harita ile ilgili yer şekilleri bilgisi” “Haritada gördüğü şekilleri açıklayabilme” “Verilen bir bölgenin yer şekillerini haritada gösterebilme”
10. Hedefler birbirini destekler nitelikte olmalıdır. Bir ders için belirlenen hedefler, kendi içinde mantıksal açıdan tutarlı olmalıdır. Ayrıca bir dersin hedefleri ile diğer bir dersin hedefleri birbiri ile çelişmemelidir. Dahası dersin hedefleri; sınıfın hedefleri, okulun hedefleri, milli eğitimin hedefleri ve devletin uzak hedefleri ile eklemlenmelidir; bunlar birbirlerini destekler nitelikte olmalıdır.
11. Ders düzeyinde yazılan hedefler ünite ve bir-iki saatlik dersler için belirlenirken kapsam ve sınırlılık açısından daralabilir. Örneğin:
Ders düzeyinde: “Düzeyine uygun bir metni anlayabilme”
Ünite düzeyinde :” Düzeyine uygun bir öyküyü anlayabilme”
Bir-iki saatlik düzeyinde “ Ömer Seyfettin’in Forsa atlı öyküsünü anlayabilme”
Ölçüt dayanaklı Hedef Yazarken Dikkat Edilecek Noktalar
Hedefler mümkün olduğu kadar ölçüt dayanaklı yazılmalıdır. Çünkü hedefin içinde yer alacak ölçüt aynı zamanda hedefin değerlendirilmesi için de bir veri olacaktır. Dolayısı ile hedefe ulaşılıp ulaşılamadığı daha kesin bir biçimde belirlenebilecektir. Ancak bu tür hedefler için ölçüt belirlerken son derece dikkatli olunmalıdır.
- Ölçüt dayanaklı yazılacak hedef hem zamana, hem hedef davranışın niteliğine, hem de öğrencinin hazırbulunuşluk düzeyine uygun olmalıdır. Örneğin “Yüz metreyi bir saniyede koşma“ ifadesi de “Yüz metreyi üç saatte koşma” ifadesi de gerçekçi bir hedef olamaz. O nedenle hedef, zaman ve öğrenci hazırbulunuşluğu bakımından gerçekçi, geçekleştirilebilir olmalıdır.
- Her hedef için belirlenen ölçüt, o hedefte bulunan özellikleri kapsamalıdır. Çünkü bu özellikler değerlendirme sırasında işe koşacaklarımızı da belirler. Örneğin : “Verilen on yeni tümceden en az sekiz tanesinin öğelerini doğru olarak on dakikada bulabilme”
- Birbirinin ön koşulu olan ve çok sıkı bir aşamalılık gösteren hedefler için ölçütler olabildiğince yüksek tutulmalıdır. Çünkü birindeki eksiklik kendinden sonra gelenin tam ve doğru öğrenilmesini olumsuz etkileyebilir.
- İnsan yaşamıyla ilgili, ekonomik şartlarla ilgili, vatanın bütünlüğü ilgili ölçütlerde taviz verilmemelidir.
HEDEFLERİN DAVRANIŞLARA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ VE DAVRANIŞ YAZARKEN DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR
Hedeflerin Davranışa Dönüştürülmesinin Yararları
Hedef öğretmenin öğrencide öğretim süreci sonunda kazanmasını beklediği özelliktir. Davranış ise öğrencinin eğitim süreci içinde bu hedef doğrultusunda kendisine gelen uyarıcıya verdiği tepkidir. Dolayısı ile bu tepki (davranış) hedefi karşılamıyorsa, yani hedef davranışa dönüştürülemiyorsa, o hedefin gerçekleştiğinden, varlığından söz edilemez.
Öte yandan eğitim durumlarının düzenlenebilmesi, amaçlar ve eğitim durumlarının değerlendirilebilmesi, bunu için gerekli ölçütlerin, standartların ortaya konabilmesi; eğitim sisteminde gerekli her türlü düzenlemenin; eğitim sisteminde çalışan bireylerin değerlendirilebilmesi için davranışların belirlenmesi gereği vardır.
Hedeflerin davranış olarak ifade edilmesinin yararları şöyle sıralanabilir.
· Davranışlar öğretim standartlarının ortaya konmasında yardımcı olurlar.
· Öğrencilerin farklı davranış düzeylerinin belirlenmesini sağlarlar.
· Öğretim faaliyetlerinin düzenlenmesini yönlendirirler, Öğretmen ve öğrencilerin öğretimin yönünü ve kazandırılacak içeriği açık olarak görmesini sağlarlar.
· Davranışlar daha etkili bir öğretim yönteminin seçilmesine yardımcı olurlar.
· Davranışlar geliştirilecek ölçme araçlarına ve yapılacak değerlendirmeye temel oluştururlar.
· Davranışlar öğrencinin olduğu kadar öğretmenin ve eğitim sistemindeki diğer alt sistemlerin değerlendirilmesinde ölçüt işlevi görürler
EĞİTİMDEKİ DİKEY BOYUTTA HEDEFLER
DİKEY HEDEFLER
UZAK HEDEFLER (Türk Milli Eğitiminin Genel Amaçları)
GENEL HEDEFLER (Okullar ya da sınıfların hedefleri)
ÖZEL HEDEFLER (Dersin ya da konu alanının hedefleri) 3 e ayrılır.
1-Bilişsel Alan (Zihinsel ilgi faaliyetleri)
2-Duyuşsal Alan (Duygularla ilgili)
3-Psikomotor Alan (Zihinsel ve fiziksel)
HEDEFLER | ÖZELLİKLERİ |
Uzak Hedefler | —Ülkenin politik felsefesini yansıtan hedeflerdir. Atatürk' ün "Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak" sözünde ifadesini bulmuştur. —Kaynağını anayasadan almaktadır. Milli eğitimin genel amaçları, Atatürk ilkelerine bağlı bireyler yetiştirmek, İyi yurttaş, iyi vatandaş, meslek sahibi olmak. Bunlar sonucunda ülkenin ileri medeniyetler seviyesine ulaşması örnek verilebilir —Politik felsefeyi yansıtır. ANAYASADA YAZILIDIR (KANUN MADDESİDİR) —Uzun vadede gerçekleşir. İdeal insan tipini verir. En soyut hedef kitlesidir. —1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile belirlenmiştir. *Atatürk İlke ve İnkılâplarına ve Anayasa da ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı… Hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen… Yurttaşlar yetiştirmektir. *Beden zihin ahlak… Yapıcı yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek. *İlgi istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek… Toplumun mutluluğuna katkıda bulunabilecek bir meslek sahibi olmalarını sağlamak |
Genel Hedefler | —Uzak hedeflerin yorumudur. Bu hedefler, Milli eğitim şurası raporları kalkınma planları gibi metinlerde yer alır. —İki seviyede ele alınır. Birincisi eğitimin genel hedefleri, ikincisi de okulun hedefleridir. Eğitimin genel hedefleri uzak hedeflere yöneliktir. İlköğretimin hedefleri, okulun hedefleri gibi —Genel hedefler öğretim programı içerisinde ele alınır. —İlköğretimin hedefleri, meslek liselerinin hedefleri, ya da ilköğretimin birinci sınıflarının hedefleri |
Özel Hedefler | —Genel amaçlar doğrultusunda belirlenen derslerin disiplinlerin hedefleridir. Bir ders düzeyinde öğrencilerin kazanması gereken özellikler ve davranışlardır. —Dersin ya da ünitenin hedefleridir. —En somut hedef tipi olan özel hedefler bilişsel duyuşsal ve psikomotor olmak üzere üçe ayrılır. |
UZAK HEDEFLER (Türk Milli Eğitiminin Genel Amaçları)
GENEL HEDEFLER (Okullar ya da sınıfların hedefleri)
ÖZEL HEDEFLER (Dersin ya da konu alanının hedefleri) 3 e ayrılır.
1-Bilişsel Alan (Zihinsel ilgi faaliyetleri)
2-Duyuşsal Alan (Duygularla ilgili)
3-Psikomotor Alan (Zihinsel ve fiziksel)
EĞİTİMDEKİ YATAY BOYUTTA HEDEFLER
Hedeflerin yatay boyutunu oluşturur. Eğitim öğretimde hedefler basitten karmaşığa kolaydan zora ve bilinenden bilinmeyene birbirinin önkoşulu olacak şekilde aşamalı (taksonomik) olarak sıralanır.
Taksonomi tasnif ederek dağıtma, sınıflandırma demektir. Öğretim amaçlarının bu anlamda en uygun sınıflandırması BLOOM tarafından yapılmıştır. BLOOM’un sınıflamasının temel özelliği öğretmene; “öğretim sonunda öğrencide ne tür değişiklik olacaktır?” sorusuna cevap bulmada yardımcı olmasıdır.
Öğretim programı hedeflerinin aşamalı sınıflaması üç alanda yapılmaktadır. Þ
A) BİLİŞSEL (Kognitif) ALAN
B) DUYUŞSAL (Efektif) ALAN
C) DEVİNİMSEL (Psikomotor) ALAN
1) BİLİŞSEL (KOGNİTİF) ALAN: Þ Öğrenilmiş davranışlardan zihinsel yönü ağır basanların kodlandığı alandır. Bu alan; bilginin edinilmesi ve uygulanması ile ilgilidir. Bireyin zihinsel süreçlerle ilgili olarak okuduğunu anlaması, problem çözmesi, kavram bilgisi gibi özellikleri kapsar. Bireyin zihnindeki kimyasal bilgi kodlamasıyla alakalıdır. Bu alan BLOOM tarafından kodlanmıştır.
Aşamalı olarak 6 ana basamağa ve her basamakta alt basamaklara ayrılmıştır. Bu alandaki hedefler ve davranışlar basitten karmaşığa, kolaydan zora, somuttan soyuta ve birbirinin önkoşulu olacak şekilde aşamalı olarak şöyle sıralanmıştır Þ
A) BİLGİ (Hatırlama-Tanıma)
→ Kavramlar (Terimler) Bilgisi
→ Olgular Bilgisi
→ Araç ve Gereçler Bilgisi
→ Alışılar (Teamüller) Bilgisi
→ Yönelimler ve Aşamalı Diziler Bilgisi
→ Sınıflamalar ve Kategoriler Bilgisi
→ Ölçüler Bilgisi
→ Yöntem Bilgisi
→ İlke ve Genellemeler Bilgisi
→ Kuram ve Yapılar Bilgisi
BİLGİ BASAMAĞINDA HEDEF ve DAVRANIŞ YAZMA: Þ Bir basamakta herhangi bir nesne ve olguyla ilgili bazı özellikleri kişinin GÖRÜNCE TANIMASI, SORUNCA SÖYLEMESİ yada EZBERDEN AYNEN TEKRAR ETMESİ gibi davranışları kapsar. Bilgi düzeyi önceden öğrenilenleri HATIRLAMA yada TANIMAYA dayanır. Bu basamakta anlamını ve mantığını bilerek tanıma, söyleme ve ezberden söyleme vardır. Öğrenci öğretim etkinlikleri sonunda prensipler, listeler, tasnifler ve ölçüler, teoriler ve olaylar hakkında “BİLGİ” sahibi olur.
Bilgi düzeyinde hedef yazılırken cümlenin sonuna; “bilgisi, hatırlayabilme, tanıyabilme” sözcüklerinden birisi gelmeli, dersin adı, düzeyi belirlenmeli ve sınırlama konulmalıdır.
Bilgi düzeyinde hedefler davranışa çevrilirken cümlenin sonuna “yazma/söyleme, seçip işaretleme, eşleştirme, doldurup yazma, tanımlama, kopya etme, isimlendirme, sıraya koyma, gösterme, altını çizme, ifade etme, tekrarlama, ölçme, ezberleme, betimleme” gibi söz veya söz öbekleri getirilmelidir.
ÖRNEKLER Þ ( Bilgi Düzeyinde Hedefler)
→ Maddelerin çeşitlerini sınıflama bilgisi
→ Sosyal Bilgiler dersi ile ilgili temel kavramların anlam bilgisi
→ Fen Bilgisi dersinde belli başlı kavramların anlam bilgisi
→ Sosyal Bilgiler dersi ile ilgili belli başlı olgular bilgisi
→ Fen Bilgisi dersindeki başlıca buluşlar bilgisi
→ Hayat Bilgisi dersinde geçen temel araçlar bilgisi
→ İlimiz ve Bölgemizi tanıyalım ünitesinde geçen temel sınıflamalar bilgisi.
(Bilgi Düzeyinde Davranışlar)
→ Verilen bir tanımın doğru yada yanlış olduğunu yazma / söyleme...
→ Bir dizi kavramla bir dizi tanımı eşleştirip işaretleme...
→ Yeryüzü şekli, iklim, bozkır, maki kavramlarının tanımlarını derste geçen
ifadesiyle yazma / söyleme...
→ Verilen bir tarihi olgunun geçtiği zamanı tarih şeridinde işaretleyip gösterme,
→ Kroki, plan, harita ve pusula gösterilince adını yazma / söyleme...
→ Bilimsel yöntemin basamaklarını sırasıyla yazma / söyleme...
→ Laiklik teriminin tanımını söyleme.
→ Maden devrine adını veren buluşları sıra ile yazma...
Ayrıca şu sorularda bilgi düzeyini ölçmeye yöneliktir Þ
→ İstanbul’un fethi kaç tarihinde olmuştur?
→ Ülkemizin en geniş orman alanı hangi bölgemizdedir?
→ Darwin kuramının genel özelliklerinden üç tanesini yazınız?
→Verilenler içinden eğitimin tanımını seçip işaretleyiniz?
B) KAVRAMA( Açıklayabilme-Yorumlayabilme)
→ Çevirme
→ Öteleme
→ Yorumlama
Bu düzey öğrencinin daha çok öğrendiklerini kullanarak bilgi üretmesi ile ilgilidir. Kavrama düzeyinde, bilgi düzeyinde kazanılan davranışların öğrenci tarafından özümsenmesi, kendine mal edilmesi, anlamının yakalanması söz konusudur. Burada bilginin TRANSFER edilmesi gerekmektedir. Transfer türü öğrenmelerde yalnız başına ezberleme, anımsama ve tanıma yoktur. Bunlara ek olarak ve onların üstünde yeni bir anlatım biçimine çevirme, yeni bir grafiği yazılı yada sözlü olarak açıklama, bir olgunun nedenini, niçinini, nasıl ve niye olduğunu kendi cümleleriyle gerekçe göstererek açıklama, yeni örnek verme, verilenlerin geçmişini ve geleceğini kestirme vardır.
Bu aşamada öğrenci öğretimin sonucunu kendi cümleleriyle ifadelendirmeli, teşhis etmeli, örneklemeli, açıklamalı ve sınıflandırmalıdır.
Kavrama düzeyi kendi içinde çevirme, yorumlama ve öteleme olarak aşamalı şekilde üç alt basamağa ayrılır Þ
• ÇEVİRME Þ Bu basamakta; verilerin grafiğe, grafiklerle gösterilenleri yazıya yada sözel anlatıma, şekle; şekille verilenleri grafiğe, söze, yazıya; yazıyla verilenleri şekle, grafiğe anlamını bozmadan çevirme bu basamağın kapsamı içindedir. Türkçe verilen bir iletişimi yine başka sözcüklerle Türkçe’ye, Fransızca veya Almanca’ya çevirme bu basamakta istenilen davranışlardır. Yalnız veriler ve istenilenler öğrenci için yeni olmalı yani derste işlenmemiş olmalıdır. Bu basamakta hedef yazarken hedef cümlesinin sonunda “istenilen anlatım biçimine çevirebilme” ifadesi bulunmalıdır. Hedeflerde davranışa çevrilirken cümlenin sonunda “seçip işaretleme, grafiğini çizip gösterme, yazma, söyleme” gibi ifadeler bulunmalıdır.
TEKNOLOJİ NEDİR?
Teknoloji kelimesinin anlamı: Teknoloji, insanın bilimi kullanarak doğaya üstünlük kurmak için tasarladığı rasyonel bir disiplindir.
Teknoloji, somut ve deneysel anlamda temel olarak teknik yönden yeterli küçük bir grubun örgütlü bir hiyerarşi yardımıyla bütünün geri kalanı (insanlar, olaylar, makineler vb. ) üzerinde denetimi sağlamasıdır.
Öğretim teknolojileri tarihi konusunda önemli bir isim olan Paul Saetller teknolojiyi şöyle tanımlamaktadır: “Teknoloji (Latince texere fiilinden türetilmiştir; örmek, oluşturmak (construct ) anlamına gelir ) birçoklarının düşündüğü gibi makine kullanmak değildir. Teknoloji, bilimin uygulamalı bir sanat dalı haline dönüşmesidir. Uygulamalı sanat terimi Fransız sosyolog Jackques Ellul tarafından kullanılmış ve kısaca technique olarak isimlendirilmiştir. O, teknolojiyi bir technique uyarınca yapılmış bir makine olarak görmüş ve bu technique’nin ancak küçük bir bölümünün makine tarafından ifade edilebildiğinden bahsetmiştir. Belirli bir teknik sayesinde sadece makinenin değil, bu makineye ait öğretimsel uygulamalarında gerçekleştirilebileceğinden söz etmiştir. Sonuç olarak davranış bilimi ile öğretim teknolojileri arasındaki ilişki, doğal bilimlerle mühendislik teknolojisi arasındaki ya da biyoloji ile sağlık teknolojisi arasındaki ilişkiyle benzer hatta aynıdır
EĞİTİM TEKNOLOJİSİ
EĞİTİM TEKNOLOJİSİ NEDİR?
Eğitim teknolojisinin sürekli gelişen ve değişimler gösteren bir alandır. Kısa sayılabilecek bir süreç içerisinde, eğitim teknolojisi kendisine oldukça geniş bir uygulama alanı bulmuştur. Bu da alanın amaçları ve sınırları ile ilgili karışıklıkların oluşmasına sebep olmuştur. Makine kullanımının yanı sıra teknoloji, sistemler, işlemler, yönetim ve kontrol mekanizmalarıyla hem insandan hem de eşyadan kaynaklanan sorunlara, bu sorunların zorluk derecesine, teknik çözüm olasılıklarına ve ekonomik değerlerine uygun çözüm üretebilmek için bir bakış açısıdır. Eğitim teknolojisi öğretme/öğrenme biliminin sınıf ortamı aracılığıyla gerçek dünya şartlarına uygulanmasıyla elde edilen bilgiler bütünüdür. Bu süreç içerisinde geliştirilen her türlü yöntem ve araç da bu uygulamaya yardım etmek amacını taşır.
Eğitim teknolojisi, öğretim ilkelerinin uygulanabilmesi için oluşturulmuş bütün metodolojiler ve tekniklerdir. Eğitim teknolojisi öğrenme sürecini geliştirmek için oluşturulan her türlü sistemi, tekniği ve yardımı içerir. Böyle bir yapıda şu 4 özellik önemlidir: öğrencinin ulaşması hedeflenen amaçların tanımlanması; öğrenilecek konunun öğretim ilkelerine göre analiz edilip, öğrenilmeye uygun şekilde yapılandırılması; konunun aktarılabilmesi için uygun medyanın seçilip kullanılması; dersin ve derste kullanılan araçların etkililiğini ve öğrencilerin başarı durumlarını değerlendirmek için uygun değerlendirme yöntemlerinin kullanılması
Eğitim teknolojisi "her türlü öğrenme koşullarında problemlerin ortaya konmasından, bu problemler için çeşitli (değerlendirme, yönetim, uygulama) çözümler üretilmesine kadar her aşamada insanların, yöntem ve fikirlerin, çeşitli araçların ve örgütsel fikirlerin de içinde bulunduğu karmaşık ve tümleşik bir süreçtir
Kitap, tebeşir, öğretmen gibi temel öğretim araçları ve yöntemleri çok uzun zamandan beri kullanılmaktadır. Bugün öğretmenler daha iyi hazırlanmakta, kitaplar daha iyi tasarlanıp daha iyi yazılmakta ve renkli tebeşirler kullanılmaktadır; ama bu araçların işlevleri ve öğrenci için anlamları yüzyılı aşkın bir süredir hiç değişmeden kalmıştır. Ayrıca bu süre zarfında öğretimin nasıl uygulanacağına ilişkin her hangi bir temel değişiklik de yapılmamıştır. Öğretim hâlâ, öğretmen merkezli, gruba yönelik ve ders kitabı tabanlı hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Bu yöntem 19.yy' da İngiltere ve Amerika'da başlayıp yayılan Lancastrian modelinin devamı niteliğindedir Bir buçuk yüzyıldır birçok değişikliğe uğramasına rağmen bu model endüstriyel üretim mantığının sonucu olan eğitimde seri üretimi geleneğine sıkı sıkıya bağlı durmaktadır.
Eğitim teknolojisi, eğitimsel sorunlara çözüm üretmek amacıyla öğretim, öğrenme, gelişim, yönetim teknolojilerinin ve diğer teknolojilerin bir arada kullanılmasından meydana gelmiştir.
1. Hem öğretim hem de eğitim teknolojisi için çıkış noktası olan kavram teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat burada ayrıca "eğitim" kavramı üzerinde de durulması gerekir. Olgunlaşmayı yaşam yeterliklerini sağlamak üzere yaştan bağımsız olarak yapılan her türlü girişim eğitim kapsamına girer.
Eğitimin beceri, tavır, tutum veya inanç kazandırma şeklinde bir uygulaması olduğu gibi, ayrıca öğrencinin kritik düşünme, bağımsız düşünme ve karar verme yeteneklerini geliştiren (eğitim tanımı ile asıl anlatılmak istenen de budur) önemli bir yönü de vardır.
Eğitim ve öğretim ile ilgili anlamların eğitim ve öğretim teknolojileri konularıyla bağlantısı bazılarını eğitimi destekleyecek teknolojiler ile ilgili olarak insanoğlunun bugüne kadar yaptığı en büyük keşfin ne olduğuna dair sıkıntılı düşüncelere sürüklemesi mümkündür.
Alfabe, insanoğlunun bilgiyi paylaşması, kaydetmesi ve saklaması için entelektüel bir araç olmuştur. Kâğıdın icadı ve yazım araçlarının geliştirilmesi, alfabe yardımıyla yapılan işlemlerin daha kolay gerçekleştirilebildiği bir süreci başlatmıştır. Kitap, birçok sayfadan oluşan, değişik tasarımlara sahip, sunmak istediği bilgiyi sıralı olarak veren bir araç olarak düşünülebilir. Kısaca kitap, teknik açıdan bakıldığında televizyon gibi, bilgisayar gibi vermek istediği bilgiden farklı bir yapıya sahip bir araçtır. Matbaanın icadından sonra kitap yaygınlaşarak hemen herkesin ulaşabildiği bir araç oldu. Karatahta hem öğrencinin hem de öğretmenin aynı anda aynı konu üzerinde çalışabilmesine olanak sağlayan ilk sınıf içi iletişim araçlarından birisidir. Okul otobüsü öğrencilerin uzak yerlerden öğretim yerlerine taşınması ve dolayısıyla uygun eğitim ortamının sağlanması açısından bir öğretim aracı olarak görülebilir. Eğitim her yönüyle öğretmen, öğrenci ve çevre arasındaki bir iletişim ağı olarak görülürse, o zaman öğretim teknolojisinin bu ilişkileri tanımlamada önemli bir görevi olduğu anlaşılabilir
Bilim ve teknolojinin çağdaş insan yaşamının ayrılmaz bir parçası haline geldiği bu günlerde eğitimcilerin eğitim teknolojisi alanındaki gelişmelerle yakından ilgilenmeleri ve bu gelişmelerin kendi alanlarına uygulama olanaklarını araştırmaları kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bugün bu alanda karşılaşılan başlıca sorunlar: 1) Teknolojinin olası kullanılma olanaklarını araştırmak ve bu konudaki bulguları yaymak, 2) Gerekli personeli yetiştirmek ve 3) Uygulamaya geçebilmek için üç yönlü bir nitelik taşımaktadır.
Günümüzde eğitim teknolojisi iki temel boyutta gelişme göstermektedir. Bu boyutlardan birisi daha çok ürünün ön plana alındığı ortam teknolojileri (eğitimde yeni teknolojiler) ile ilgilidir. Eğitim teknolojisinin süreç olarak ele alındığı ikinci boyut ise öğretim tasarımı alanı ile ilgilidir. Eğitimde etkililiği ve verimliliği sağlayacak öğrenme-öğretme süreçlerinin tasarımlanmasında öğrenme kuramlarının insan öğrenmesiyle ilgili olarak sağladığı bilgilerden yararlanılarak, öğrencilerin özellikleri, beklentileri, süreçteki rolleri ve etkinlikleri, öğretmenin süreçteki rolü ve etkinlikleri, öğretim materyallerinin hazırlanması, gerekli teknolojik araçlar, uygun yöntem ve teknikler gibi pek çok değişken dikkate alınmalıdır. Öğrenme - öğretme süreçlerinin tasarımlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve geliştirilmesinde bilimsel araştırma bulgularının esas alınması gerekmektedir.ÖĞRETİM TEKNOLOJİSİ
ÖĞRETİM TEKNOLOJİİ
Yapılmış olan bir çok teknoloji kavramının ışığında eğitimde teknoloji; bilgi ile öğrenci arasındaki köprü olarak ifade edilebilir. Bu köprü ile öğretmen;
1. Temel bilgileri,
2. Tanımlar ve uygulamalar hakkında yeterince bilgi verilmesini,
3. Öğrencilerin öğrenmeyi tamamlayabilmeleri için bilgileri kalıcı ve kullanılabilir bir biçime dönüştürmelerini sağlar.
“ Öğretim Teknolojileri, öğrenme nesnelerini yani öğrenme ve öğretme sürecinde yer alacak her türlü materyal ve aracı anlatır
(Armsey & Dahl, 1973).”
(Armsey & Dahl, 1973).”
“..... daha etkili bir öğretim sağlamak amacıyla, öğrenme ve iletişim ile ilgili araştırmalara dayalı, insan ve maddi kaynakları birlikte kullanarak, öğretme ve öğrenme süreci bütününün belirli özel hedefler açısından sistematik olarak tasarlanması, uygulanması ve değerlendirilmesidir (Reiser, 1987).”
Öğretme yöntemlerini sistem yaklaşımı olarak adlandıran bu tanıma göre; sistematik ve bütüncül bir yaklaşım sürecinde araç-gereç, sayısız öğelerden biri olarak yer alır.
Genel anlamda sistem, karşılıklı etkileşim içerisinde bulunan unsurların, tasarlanan amaçları gerçekleştirmek amacıyla bir bütün meydana getirecek şekilde organize edilmesidir (Sezgin, 1994).
Öğretimde sistem yaklaşımı süreci “öğretim tasarımı” olarak adlandırılır.
Öğretim Tasarımının
Analiz aşamasında;
öğretim sonunda öğrencilere kazandırılması istenen amaçlar saptanır.
Tasarım ve geliştirme aşamasında;
nasıl öğretelim sorusuna cevap aranır.
nasıl öğretelim sorusuna cevap aranır.
Değerlendirme aşamasında;
analiz aşamasında belirlenen amaçların doğru ve noksansız olup olmadığı,
geliştirilen amaçların içeriği yansıtıp yansıtmadığı,
geliştirilen öğretim amaçlarına ulaşılıp ulaşılamadığı değerlendirilir.
ÖĞRETİM TEKNOLOJİSİ,İLETİŞİ VE ÖĞRENME ARASINDAKİ İLİŞKİ
Eğitim Teknolojisi
Eğitim teknolojisi "eğitim bilimleri" ailesinde yer almakla birlikte Bilgisayar bilimleri, Dizge kuramı, Bilişsel bilimler, Psikoloji, Toplum bilim ve diğer bazı bilim dallarından beslenen, kendine has özellikleri olan, çokludisiplin bir bilim dalıdır. Daha çok bir toplum bilim paradigması içerisinde yer bulsa da doğa bilimleri ile de ilişki içerisindedir. Hem araştırma yöntemleri hem de oluşturulan bilginin uygulanması bağlamında doğa bilimleri ile kesişir.
Eğitim teknolojisi bilim dalını tanımlamak için bir çok kurum ve örgüt tarafından bir çok ifade ortaya atılmış ve/veya ilgili kurullarda ve toplantılarda kabul edilmiştir. Yukarıdaki ifade, eğitim teknolojisi bilim dalının uluslararası örgütü olan Association for Educational Communications and Technology'nin (AECT ) son eğitim teknolojisi tanımıdır.
Eğitim teknolojisi bir bilim dalının adı olmakla birlikte hem bu bilim dalı çerçevesinde geliştirilen tek bir uygulamanın ifadesi olarak hem de uygulayıcıların meslek adı olarak da kullanılır. Bu bağlamda "Eğitim Teknolojisi" bilim dalının ortaya koyduğu bilgi ve ilkeler doğrultusunda çalışan bireylere Eğitim teknoloğu denir. Ortaya çıkarılan teknolojilerin tamamına birden Eğitim teknolojileri denir.
Eğitim Teknolojisi bilim dalını ifade etmek için Öğretim teknolojisi ifadesi de kullanılabilmektedir. Ancak, Öğretim teknolojisi eğitim teknolojisinin kapsadığı başka bir bilim dalıdır. Bizatihi kendisi değildir. Eğitim teknolojisi tüm öğrenmeleri hedef almakta iken öğretim teknolojisi kurumsal, tasarlanmış, müfredatlandırılmış ve istendik öğrenmeleri hedef almaktadır.
Öğretim Teknolojisi
Öğretim Teknolojisi, kurumsal, tasarlanmış, müfredatlandırılmış ortamlardaki "istendik öğrenme"nin geliştirilmesi için kullanılabilecek süreç ve araçların çözümlenmesini, tasarlanmasını, geliştirilmesini, uygulanmasını ve değerlendirilmesini inceleyen bilim dalıdır.
Tanımdan da anlaşıldığı üzere öğretim teknolojisi Eğitim teknolojisi'nin eğitim teknolojisi bilim dalının uluslararsı örgütü olan (AECT, Eğitimsel İletişimler ve Teknoloji Derneği) tarafından oluşturulmuş tanımına oldukça benzemektedir.
Zaten eğitim teknolojisi ve öğretim teknolojisi arasındaki temel fark eğitim teknolojisi tüm eğitimsel faaliyetleri göz önünde bulunduruyorken öğretim teknolojisinin daha çok örgün eğitim kurumlarındaki öğrenmeler üzerinde duruyor olmasıdır. Bu bağlamda öğretim teknolojisinin eğitim teknolojisinin bir dalı olduğu söylenebilir. Veyahut da eğitim teknolojisinin öğretim teknolojisini de kapsayan daha geniş bir paradigma olduğu belirtilebilir.
Eğitim teknolojisi "eğitim bilimleri" ailesinde yer almakla birlikte Bilgisayar bilimleri, Dizge kuramı, Bilişsel bilimler, Psikoloji, Toplum bilim ve diğer bazı bilim dallarından beslenen, kendine has özellikleri olan, çokludisiplin bir bilim dalıdır. Daha çok bir toplum bilim paradigması içerisinde yer bulsa da doğa bilimleri ile de ilişki içerisindedir. Hem araştırma yöntemleri hem de oluşturulan bilginin uygulanması bağlamında doğa bilimleri ile kesişir.
Eğitim teknolojisi bilim dalını tanımlamak için bir çok kurum ve örgüt tarafından bir çok ifade ortaya atılmış ve/veya ilgili kurullarda ve toplantılarda kabul edilmiştir. Yukarıdaki ifade, eğitim teknolojisi bilim dalının uluslararası örgütü olan Association for Educational Communications and Technology'nin (AECT ) son eğitim teknolojisi tanımıdır.
Eğitim teknolojisi bir bilim dalının adı olmakla birlikte hem bu bilim dalı çerçevesinde geliştirilen tek bir uygulamanın ifadesi olarak hem de uygulayıcıların meslek adı olarak da kullanılır. Bu bağlamda "Eğitim Teknolojisi" bilim dalının ortaya koyduğu bilgi ve ilkeler doğrultusunda çalışan bireylere Eğitim teknoloğu denir. Ortaya çıkarılan teknolojilerin tamamına birden Eğitim teknolojileri denir.
Eğitim Teknolojisi bilim dalını ifade etmek için Öğretim teknolojisi ifadesi de kullanılabilmektedir. Ancak, Öğretim teknolojisi eğitim teknolojisinin kapsadığı başka bir bilim dalıdır. Bizatihi kendisi değildir. Eğitim teknolojisi tüm öğrenmeleri hedef almakta iken öğretim teknolojisi kurumsal, tasarlanmış, müfredatlandırılmış ve istendik öğrenmeleri hedef almaktadır.
Öğretim Teknolojisi
Öğretim Teknolojisi, kurumsal, tasarlanmış, müfredatlandırılmış ortamlardaki "istendik öğrenme"nin geliştirilmesi için kullanılabilecek süreç ve araçların çözümlenmesini, tasarlanmasını, geliştirilmesini, uygulanmasını ve değerlendirilmesini inceleyen bilim dalıdır.
Tanımdan da anlaşıldığı üzere öğretim teknolojisi Eğitim teknolojisi'nin eğitim teknolojisi bilim dalının uluslararsı örgütü olan (AECT, Eğitimsel İletişimler ve Teknoloji Derneği) tarafından oluşturulmuş tanımına oldukça benzemektedir.
Zaten eğitim teknolojisi ve öğretim teknolojisi arasındaki temel fark eğitim teknolojisi tüm eğitimsel faaliyetleri göz önünde bulunduruyorken öğretim teknolojisinin daha çok örgün eğitim kurumlarındaki öğrenmeler üzerinde duruyor olmasıdır. Bu bağlamda öğretim teknolojisinin eğitim teknolojisinin bir dalı olduğu söylenebilir. Veyahut da eğitim teknolojisinin öğretim teknolojisini de kapsayan daha geniş bir paradigma olduğu belirtilebilir.
23 Temmuz 2012 Pazartesi
BLOOM TAKSONOMİSİ (SINIFLAMASI)
BLOOM TAKSONOMİSİ (SINIFLAMASI)
Bu çalışmada sadece bir sınıflandırma şekli olan Bloom’ un Taksonomisine yer verilmiştir. (Taksonomi, sınıflandırmanın diğer bir adıdır). Bloom’ un Taksonomisinde 6 düzey yer alır ve her düzey kişiden farklı bir düşünce tarzı gerektirir. Öğretmenlerin her türlü bilişsel işlemi ele alabilmesi için sorduğu sorularda bu 6 düzeyin tümünün de yer alması gerekir. Hiyerarşik olarak sınıflanmış bu 6 düzey aşağıda verilmiştir:
1.Bilgi
2. Kavrama
3.Uygulama
4.Analiz
5. Sentez
6. Değerlendirme
1. Düzey: Bilgi
Taksonomide yer alan ilk düzey öğrencinin bilgiyi tanıması veya hatırlamasını içerir. Burada öğrencinin bilgiyi maniple etmesi (beceriklice kullanması) istenmez, fakat onun sadece öğrenildiği şekilde hatırlanması istenir. Bilgi düzeyindeki bir soruya cevap verebilmesi için öğrencinin daha önce öğrendiği gerçekleri, gözlemleri ve ifadeleri basitçe hatırlaması gerekir. Bir bilginin aynen hatırlanması birçok nedenden dolayı önemlidir. Bilgi veya hafıza düzeyi diğer tüm düşünme düzeyleri için kritik öneme haizdir. Önemli olmasına rağmen bilgi düzeyinin birçok zararı da vardır. Bunlardan en önemlisi öğretmenlerin onu aşırı kullanmalarıdır. Öğretmenlerin sordukları soruların (hem ders işlenişlerinde veya sınıf tartışmalarında ve hem de sınavlarda) birçoğu bilgi düzeyine girer. Bu düzeye ait soruların diğer bir dezavantajı da hızlı bir şekilde unutulmalarıdır. Üçüncü zararı ise bu tür soruların bir konu ile ilgili derinlemesine olmayan kaba bilgileri ölçüyor olmasıdır. Ayrıca bilginin papağan gibi tekrarlanması gerçek bir anlayışın göstergesi değildir.
2. Düzey: Kavrama
İkinci düzey soruları, öğrencilerin öğrendikleri materyalleri akıllı bir şekilde organize edip düzenlemelerini sağlayacak kadar öğrenmiş olmalarını gerektirir. Öğrencinin soruyu cevaplayabileceği gerçekleri seçmesi gerekir. Kavrama düzeyindeki bir soruyu cevaplayabilmesi için öğrencinin hatırlamadan daha ileri olan bir düşünme seviyesine geçmesi gerekir. Öğrenci materyali kavrayıp tekrardan ifade etmeli ve onu kendi kelimeleri ile ifade edip karşılaştırmalar yapmak için kullanabilmelidir.
3. Düzey: Uygulama Öğrencilerin sadece verilen bilgiyi aynen hatırlamaları veya hatta öğrendiklerini kendi cümleleri ile ifade edip izah etmeleri bile yeterli değildir. Öğrencilerin bilgileri uygulayabilmeleri de gereklidir. Öğrencilerin daha önceden öğrendikleri bilgileri kullanarak farklı bir problemi çözmelerini isteyen sorular Taksonominin 3. düzeyi olan uygulama düzeyine aittir.
4. Düzey: Analiz
Analiz soruları öğrencilerin kritik ve derinlemesine düşünmelerini gerektiren yüksek dereceli sorulardır. Analiz soruları öğrencilerin 3 çeşit bilişsel işleme girmesine neden olur: Öğrenciler hareketi sağlayan nedeni, nedenleri, ve /veya özel bazı şeylerin oluşum nedenlerini ifade ederler. Öğrenciler uygun bilgileri değerlendirip ve analiz ederek bu bilgilere bağlı olan sonuca ve genellemeye varırlar. Öğrenciler bir sonucu veya genellemeyi analiz ederek onu destekleyen veya ret eden kanıtları bulurlar. Birçok farklı cevabın mümkün olması ve cevaplanabilmeleri için fazla süre gerektirmeleri analiz sorularının yüksek dereceli sorular olduklarının bir göstergesidir. Analiz soruları öğrencilerin kritik düşünmelerini geliştirdikleri için çok önemlidirler.
5. Düzey: Sentez
Sentez soruları öğrencilerin orijinal ve yaratıcı düşünmelerini isteyen yüksek dereceli sorulardır. Sentez soruları öğrencilerin ürünler, desenler ve fikirler ortaya çıkarmalarını gerektirir. Bu sorular öğrencilerin deneyler düzenlemelerini ve hipotezleri test etmelerini sağlar. Sentez soruları öğrencilerin 3 çeşit bilişsel işleme girmesine neden olur:
• Öğrenciler orijinal iletişim şekilleri oluştururlar.
• Öğrencilerin, yordama yapmalarına neden olur.
• Öğrencilerin problemleri çözmelerine neden olur.
Sentez soruları uygulama soruları gibi tek olan cevaba değil, bunun yerine birçok farklı yaratıcı cevaba müsaade eder. Bu özellik sentez sorularını uygulama sorularından ayıran önemli bir özelliktir. Öğretmenler sentez sorularını kullanarak öğrencilerin yaratıcı becerilerini geliştirebilirler. Sentez soruları materyalin tam olarak öğrenilmesini gerektirir. Öğrencilerin tesadüfen yaptıkları tahminlerle sentez sorularına cevap vermelerine izin verilmemeli, tahminini daha önceden öğrendiği bilgilere dayandırması sağlanmalıdır.
6. Düzey: Değerlendirme Taksonominin son düzeyi değerlendirmedir. Değerlendirme analiz ve sentez gibi yüksek dereceli düşünmeyi gerektirir. Değerlendirme sorularının tek bir cevabı yoktur. Öğrencinin kendi fikir ve düşüncelerini kullanarak herhangi bir konudaki fikir, amaç, probleme bulunan cevap, işlem, metot veya ürün hakkında karar vermesini ve verdiği kararları savunmasını gerektirir. Pek tabidir ki insanlar bir karar alırken objektif kriterler ve kişisel değerlerin bir kombinasyonunu kullanırlar. Değerlendirme sorularında öğrencilerin bir standart kullanmasının sağlanması gereklidir. Aksi takdirde öğrenciler nedenlere dayanmayan kararlar alabilirler. Öğrenciler arasında standart farklılığının olması doğal ve makuldür ve bunun sonucu olarak farkı cevaplar da olacaktır (1.2.3.4.5).
KAYNAK
http://209.85.129.104/search?q=cache:FsrMANGZrGMJ:www.ksef.gazi.edu.tr/dergi/pdf/Cilt-14-No1-2006Mart/21-28.pdf+bloom+taksonomisi&hl=tr&ct=clnk&cd=4&gl=tr&lr=lang_tr
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)